ABD’nin ‘Hint-Pasifik’ stratejisinin başarı şansı yok
ABD’nin Pasifik’te kriz zorlamaları devam ediyor. ABD Başkanı Joe Biden göreve başladığında, “Hint-Pasifik”i en önemli dış politika önceliği olarak nitelendirmişti. Rusya’nın Ukrayna harekâtını başlatmasından sonra ABD, Hint-Pasifik bölgesinde stratejik arayışını daha da hızlandırdı.
NECATİ DEMİRCAN / ŞANGHAY
ABD başkanı Biden, ABD ile ASEAN ülkeleri liderleri arasındaki Washington zirvesinde Pasifik’te yeni bir dönemin başladığını ileri sürdü.1 Ardından ilk Doğu Asya gezisine çıktı.
ASEAN ZİRVESİNDE UMDUĞUNU BULAMADI
Biden yönetimi, ASEAN zirvesinde, Güneydoğu ülkelerinin Rusya’ya karşı daha sert tavır almalarını umuyordu. Fakat ABD, Washington zirvesinde ASEAN liderlerinden umduğunu alamadı. Rusya’nın doğrudan kınanması konusunda bir karar çıkmadı.
ASEAN zirvesinin hemen ardından ABD başkanı Joe Biden Hint-Pasifik’teki stratejisi güçlendirmek için Güney Kore ve Japonya gezilerine başladı. Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan basın toplantısında “Bu gezi, Biden'in Hint-Pasifik Stratejisini tam olarak sergileyecek; ABD'nin Rusya'nın Ukrayna'daki savaşına cevap vermede özgür dünyaya liderlik edebileceğini çarpıcı biçimde gösterecek.” dedi. Sullivan, “Biden 21. yüzyılın geleceğini belirleyecek bir bölgede etkili, ilkeli Amerikan liderliği için bir rota çiziyor.” diyerek gezinin bir blok yaratma amacı taşıdığını gösterdi. AB ve NATO’nun, Hint-Pasifik’te Çin’i kuşatma stratejisini uygulamaya ağırlık vereceğini gösteriyor.
TAYVAN’DA SAVAŞ OYUNU
Tam da gezi öncesinde batı medyası Çin’in Tayvan’ı işgal edeceği ve Tayvan’ın Ukrayna’ya dönüşeceği türünden senaryolar üretip yaydı. Örneğin, Foreign Affairs dergisinde Ukrayna-Rusya arasındaki bağ ile Çin-Tayvan arasındaki benzerlikleri ortaya konuldu. Rand Corporation Rusya-Ukrayna çatışmasının potansiyel bir Tayvan işgali için paralellik gösterdiğini belirtti. Ukrayna’daki savaşın, Tayvan'ı kendi geleceğini daha sağlam bir şekilde güvence altına almaya teşvik ettiğini belirtildi.2
Biden birdenbire “Çin, Tayvan’ı işgal ederse, ABD silah kullanır.” açıklaması yaptı. ABD Dışişleri ise, Amerikan devletinin “tek Çin” politikasının değişmediğini açıklamak zorunda kaldı.
TOKYO’DAKİ QUAD ZİRVESİ
Biden Çin’i çevreleme çabasını, ABD, Hindistan, Avustralya ve Japonya'yı içeren gayri resmi bir jeopolitik grup olan QUAD (Dörtlü) ülke liderlerinin bir araya getirerek doruğa ulaştırmayı hedefliyor. ABD’nin bölgedeki çalışmalarına hız vermesi Çin tarafında karşılık buldu. Çin dışişleri bakan yardımcısı Wu Jianghao, Çin'in meşru çıkarlarını baltalayan ve bölgesel barışı ve iş birliğini bozan hiçbir davranışı kabul etmediğini belirtti. Aynı zamanda Çin'in ilk uçak gemisi Liaoning, mayıs ayının başından beri Japon Denizi'nde bir görev seferi yürütüyor. ABD Başkanı Joe Biden’ın Güney Kore ve Japonya gezilerine başlamasıyla birlikte Çin donanması Güney Çin Denizi'nde askeri tatbikatlar düzenleyerek bölgede hazır beklediğini gösterdi.
IPEF VE RCEP’İN FARKI GECE İLE GÜNDÜZ GİBİ
ABD Başkanı Joe Biden, Tokyo'da kaldığı sürede Hint-Pasifik için yeni bir ekonomik çerçeve önerdi. Washington, Çin'in etkisine karşı koymak için bölgedeki ekonomik varlığını artırmayı çabalıyor. Biden’ın yeni bir şey dediği ise, Hint-Pasifik Ekonomik Çerçevesi (IPEF).
Oysa, Çin’in sabırla inşa ettiği Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık (RCEP), 1 Ocak 2022’de yürürlüğe girdi. Dünyanın en büyük serbest ticaret anlaşması olarak bilinen RCEP'nin aralarında Güney Kore, Çin, Japonya ve ASEAN ülkelerinin de bulunduğu 15 üyesi bulunuyor. RCEP, 2,27 milyar insanın yaşadığı bölgeyi ve 26,1 trilyon dolarlık içeren GSYİH’yi kapsıyor.
Obama yönetimi, Trump yönetimi göreve geldikten sonra Trans-Pasifik Ortaklığı (TPP) kavramını ileri sürmüştü. Tutmadı. Şimdi Biden yönetimi Hint-Pasifik Ekonomik Çerçevesi (IPEF) ile geldi. IPEF, "Yeni partnerlik" şeklinde tanımlanan inisiyatif, yüksek standartlarda ticaret, ekonomilerin dijitalleşmesi, tedarik zincirlerinin geliştirilmesi ve altyapı yatırımlarının kolaylaştırılmasını kapsıyor. Bölgedeki ülkeler için somut faydalar öneren anlamlı teklifler olmadan, ABD'nin potansiyel IPEF katılımcılarına siyasi taahhütten daha fazlasını sunabileceği çok az şey var. On yıl önce bu yeterli olabilirdi, ancak bugün Çin, Hint-Pasifik'teki ekonomik ağırlık merkezi olarak kendini gösteriyor. RCEP gibi yeni bölgesel ticaret anlaşmaları ve Çin'in Kuşak ve Yol Girişimi (KYG) gibi paylaşarak gelişme mekanizmaları, Hint-Pasifik ülkelerine ticaret, tedarik zinciri, altyapı, temiz enerji ve ekonomik entegrasyon ihtiyaçları için çeşitli seçenekler sunuyor. Örneğin, RCEP ülkeleri Güney Kore'nin toplam ihracat ve ithalatının yüzde 49,4'ünü karşılıyor. Sadece Çin’in Huawei şirketi bile ASEAN bölgesi için bu miktarın iki katına çıkacağına söz verdi ve Huawei, Güneydoğu Asya’daki teknoloji girişimleri için 300 milyon dolarlık bir fon ayırdığını duyurdu. Dışişleri Bakanı Wang Yi, ABD’nin Hint-Pasifik stratejisi”nin barışçıl kalkınmaya zarar verdiğini belirterek muhakkak başarısızlığa uğrayacağını belirtti. Yi, bölgedeki dayanışmayla 2021 yılında bölgedeki GSYİH’sinin yüzde 6,3 büyüdüğünü belirtti.
KAĞITTAN KAPLAN’IN BOŞ KÜKREMESİ
Biden yönetimi Washington zirvesinde ASEAN’a altyapı, güvenlik, salgınla mücadele ve temiz enerji gibi alanlar için 150 milyon dolar vaat etti. Fakat ABD’nin vaadinin, yalnızca Kasım ayında ASEAN için üç yıl boyunca Kovid-19 ile mücadele ve ekonomik toparlanma için 1,5 milyar dolarlık kalkınma yardımı sözü veren Çin ile kıyaslandığında oldukça sönük kaldığı gözüküyor.
Ayrıca, ABD bölgede öyle bir çaresizlik içinde ki Vietnam ve Filipin ile iş birliklerini geliştirerek Çin’e karşı cepheyi geliştirebileceklerini umuyor. Vietnam Komünist Partisi, Çin’e karşı bir kampa dahil olmamak konusunda ilke kararı bulunuyor. Filipinler’de ABD’nin durumu daha hazin. Bongbong Marcos’un devlet başkanı seçildiği gün batı medyası “darbecinin oğlu devlet başkanı seçildi”, “otokrasi geliyor” manşetleri attılar. Ertesi gün ise Filipin’in ABD’nin Çin’e karşı inşa etmek istediği cepheyi güçlendirebileceği yorumlarını yayıyorlar. Fakat Filipin’in seçilen yeni başkanı Marcos, Çin ile ilişkileri bir üst seviyeye taşıyacağını ifade ederek ABD’nin planlarını suya düşürdü.
Yani ABD’nin hem ASEAN zirvesinden hem de bölge ülkelerinden büyük beklentilerinin tam bir fiyasko ile sonuçlanacağı şimdiden görülüyor.
ABD başkanı Joe Biden’ın ASEAN ülkeleriyle ticareti geliştirme ve Çin’e karşı cephe oluşturma girişiminin bölgedeki gelişmeler ve Çin’in bölge ülkeleriyle güçlü ekonomik bağları incelendiğinde başarılı olma şansı oldukça düşük görünüyor. Çin’in bölgede ekonomik, siyasal ve kültürel bağları ile ABD’nin Hint-Pasifik stratejisi kıyaslandığında Biden’ın gezisi kâğıttan kaplanın son bir kükreyişine benziyor.
ABD’nin ‘Hint-Pasifik’ stratejisinin başarı şansı yok (aydinlik.com.tr)